{ "title": "Duha Suresi", "image": "https://www.dua.gen.tr/images/Duha-Suresi-84.gif", "date": "23.01.2024 06:28:43", "author": "Gül Kasar", "article": [ { "article": "Duha Suresi; Mekki surelerdendir ve on bir ayettir. Peygamber Efendimize (S. A. V.) bazı kaynaklara göre üç gün vahiy gelmemişti. Bu duruma sevinen müşrikler Muhammed'i tanrısı terk ettiler söylentisi yaymaya başladılar ve akabinde bu sure nazil oldu.

Başka bir rivayete göre; Tebbet Suresi indikten sonra; Mekkeliler Ebu Lehebin karısı Ümmü Cemil'e giderek \" Muhammed seni hicv etmiş \" dediler. Ümmü Cemil bunu duyunca Peygamber Efendimize (S. A. V.) gelerek \" duyduğuma göre beni hicv ediyormuşsun \"dedi. Peygamber Efendimiz (S. A. V.) cevaben \"Seni ben değil Allahu Teâlâ hicv etti \" buyurdular. Ümmü Cemil \"Sen ne zaman beni odun taşırken boynumda iple gördün \"diye söylenerek uzaklaşır. Daha sonra Peygamber Efendimize (S. A. V.) vahiy inmediğini öğrenince alay etmek için Peygamber Efendimize (S. A. V.) gelerek \" yanında şeytanını göremiyorum anlaşılan seni terk etmiş. \" der ve gider. Bu sure bu olay üzerine nazil olur.

Surelerin Arkasında Neden Tekbir Getirilir?

Başka bir rivayete göre ise Peygamber Efendimizin (S. A. V.) yatağının altında bir köpek ölür, o köpeğin ölüsü bulunup dışarı atılana kadar vahiy gelmemiştir. Köpeğin ölüsü dışarı atıldıktan sonra Peygamber Efendimizin (S. A. V.) mubarek sakalları titremeye başlamış ve bu sure nazil olmuştur.

Vahyin arası kesildikten sonra Cibril a. S. Duha Suresini getirince Peygamber Efendimiz (S. A. V.) sevinerek tekbir getirmiştir. Duha Suresinden sonraki her sure arasında tekbir getirmenin kaynağı bu olay olarak gösterilmektedir.

Duha Süresi Tefsiri

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile

1) Ved'duha; Kuşluk vaktine yemin olsun.

Duha vakti diye bilinen kuşluk vaktine ki, güneşin parlayıp yükselmeğe başladığı, gündüzün gençlik vaktidir. Başka bir görüş ise; hakikat güneşinin Muhammed (S. A. V.) ufkundan doğup her tarafa nübüvvetiyle ışıklar saçmaya başladığı zamana işarettir.

Musa a. S. 'ın halkın önünde sihirbazlara galip geldiği vakitte kutlu bir kuşluk vaktidir.

2) Vel'leyli iza seca; ve sakinleştiği zaman geceye.

Her şey zıddıyla bilinir. Kuşluk vaktinin zıddı olan gece; duha'nın zıddı olması sebebiyle burada zikredilmiştir. Biri neşe biri keder veya kederin yok oluşunu ifade eder. Abdullah b. Abbas \" gece bittiği zaman \", İbn-i Zeyd \" sükunete kavuştuğu zaman geceye \" şeklinde yorumlamışlardır.

3) Ma veddeake rabbuke ve ma gala; Rabbin seni bırakmadı ve darılmadı.

Duha ve leylin karşılıklı söylenmesini rahmet ve gazabı simgeliyor olabileceğinden, Rabbinin gazab ve öfke eseri olarak terk etmediği, aksine Rabbinin merhametinin ve rahmetinin devam ettiğine işarettir.

4) ve lel'ahiretu hayrun leke mine'l ula; Şüphesiz ki ahiret senin için daha hayırlıdır.

Şüphesiz ki Rabbinin Sana çeşitli nimetler hazırlıdığı ahiret hayatı, geçici aldatıcı dünya hayatından daha hayırlıdır. Peygamber Efendimizin (S. A. V.) günden güne daima hayırdan hayra yükseleceğine, hicretten sonraki Medine hayatının, surenin nazil olduğu Mekke şehrinde yaşanılan hayattan daha ferah ve hayırlı olacağına, İslam'ın daha da yükseleceği ve nurunun her yeri kaplayacağına işarettir.

5) ve lesevfe yuğtıke rabbuke feterda; Rabbin sana verecek ve sen hoşnut olacaksın.

Abdullah b. Abbas \" Rasulullaha (S. A. V.) vefatından sonra ümmetinin fethedeceği yerler gösterildi ve Rasulullah (S. A. V.) bundan dolayı sevindi. Bunun üzerine bu ayet nazil oldu buyurmuştur.

Hz. Ali r. A. Kanalıyla nakledilen başka bir rivayette ise; biz ehl-i beyt hep deriz ki \" Allah'ın kitabında en ümit verici ayet bu ayettir ve bu ayet şefaate işaret etmektedir.

İbni Abbastan gelen rivayete göre; O'nun rızası ümmetinin hepsinin cennete girmesidir. Çünkü Peygamber Efendimiz (S. A. V.) ümmetinin üzerine titremekte, müminlere son derece merhametli şefkatlidir.

Bu güzel müjdeyi dinlerken şunu da unutmamak gerekir ki Peygamberin (S. A. V.) rızası Allahu Teâlâ'nın rızasıdır. Allahu Teâlâ'nın rızası olmayan şeye Peygamberin (S. A. V) razı olması düşünülemez. Allahu Teâlâ'nın izni olmayınca da kimsenin şefaat etmesi mümkün değildir.

6) Elem yecidke yetimen fe ava; O seni yetim bulup barındırmadı mı?

Allahu Teâlâ bu ayet-i kerimede Peygamberinin (S. A. V.) hayatında O'na yaptığı yardımlarını hatırlatmaktadır. Allahu Teala, Peygamberi (S. A. V.) önce babadan yetim olarak vücuda getirmiş iken güzel bir şekilde barındırmış, sonra anadan sonra dededen yetim etmiş yine barındırmış, sonunu öncesinden daha hayırlı yapmak için terbiye edip seçmiş, hiçbir zaman terk edip bırakmamıştır.

7) ve vecedeke dallen feheda; Seni yol bilmez bulup doğru yola iletmedik mi? -hidayet etmedik mi?-

Seni sapık bir kavmin içinde bulup Sana doğru yolu göstermedi mi?
Başka bir rivayete göre ise; Peygamberlikten önce sen akılların yol bulamadığı hakikatlerden gafil ve yol arayan yitik bir haldeyken Rabbin Seni bulup seçerek hidayete erdirmedi mi? Vahiylerle indirdiği kitap ile bilmediklerini bildirerek doğru yolu göstermedi mi?

8) ve vecedeke ailen fe eğna; ve seni yoksul bulup zengin etmedi mi?

Resulullahın (S. A. V.) babasından bir dişi deve ile bir cariyeden başka miras kalmamıştır. Sonra Allahu Teâlâ O'nu önce Şam'a yaptığı ticaret seferinden elde edilen bereketli kar ile, daha sonra Hz. Hatice ile evlendikten sonra bütün servetini Peygambere (S. A. V.) hibe etmesi sonucu zengin etmiştir.

9) Fe emmel yetime fe la tekher; Öyleyse sakın yetimi ezme.

Hz. Ömer r. A. Tan rivayet edilen bir hadiste Peygamberin (S. A. V.) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; \" Yetim ağladığı zaman onun ağlamasından Rahmanın Arşı titrer. Allahu Teâlâ meleklerine şöyle seslenir; \"Ey meleklerim! Şu babası toprakta kaybedilmiş olan yetimi ağlatan kimdir?\" Melekler; \" Sen en iyi bilensin ey Rabbimiz\" derler. Allahu Teâlâ buyurur ki; \"Şahit olunuz! Her kim onu susturur da gönlünü hoşnut ederse ben de onu kıyamet günü hoşnut etmeye garanti ediyorum. \"

10) ve emmes'saile fela tenher; Dilenciyi de azarlama.

Bu ayette zikredilen dilenci -isteyen-yüzsüzlük edecek derece dilenen ya da bir şey isteyenleri kapsamamaktadır. Makul bir ihtiyacı olan ya da bir şey sorana yardımcı olmalıdır. Mal dilenmek genelde yerilmiştir. Burada zikredilen istemekten kasıt ilim dilenmek -istemek- olarak da yorumlanabilir.

11) ve emma bi niğmeti rabbike fe haddis; Rabbinin nimetlerini anlat.

Sadece lafını etmek için gururlanmak için değil, şükrünü eda etmek için, başkalarını da istifade ettirecek şekilde sözlü veya fiili olarak anlat.

Bu surenin verdiği müjdeler sonucu dünyada hiçbir zorluk ve zahmet kalmadı zannı ile tembelliğe düşmemeli, her zorlukla beraber bir kolaylığın olduğunu bilerek sahip olduğu nimetleri anlatmak için daha çok çalışmak gerekmektedir.
" } ] }