Hamd ve şükür Allah’a mahsustur, bütün nimetler O'ndandır. "Elhamdülillah" demek, şükürlerin en başı ve en hayırlısıdır. Allah'a karşı şükür etmeyen biri, O'na hamd ve sena etmemiş olur. Zikrin en üstün olanı şüphesiz "Elhamdülillah" demektir. Şükür, çok önemli bir nimettir. Elhamdülillah, kelime anlamından da anlaşıldığı gibi hamdın, şükrün ve teşekkürün yalnızca Allah’a yapılması gerektiğini vurgular. Her namazın başında okuduğumuz bir mübarek sure vardır: Fatiha Suresi. Fatiha Suresi'nin içerisinde de geçmektedir. Dil ile günde kırk kere Allah’a şükür ederiz. Ancak, başımıza bir olay, bir musibet geldiğinde de kalben ve canı gönülden Allah’a hamd edebilmeli ve Elhamdülillah diyebilmeliyiz. Çünkü her şer görünen olayın ardından muhakkak bir hayır gelecektir. Çünkü gaybı ancak Allah bilir. Bizim yapmamız gereken fiilen üzerimize düşen görevi yapmak ve gerisine tevekkül edip Allah’a bırakmaktır. İslam büyükleri bu konuda şöyle buyurmuşlardır: "Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler. Arif olan seyreder." Elhamdülillah Duası ve Müslümanların Hakkı Müslümanın bir insanın başka bir Müslüman üzerindeki beş hakkı vardır:
Yemeğe başlamadan önce Besmele (Bismillahirrahmanirrahim) çekilmeli ve yemeğin sonunda Elhamdülillah denmelidir. Rabbimizin indirmiş olduğu Kur'an-ı Kerim'in Fatiha Suresi, Elhamdülillah yani Rabbine şükürlerle başlar. Fatiha; istektir, münacattır ve duaların başıdır. Fatiha Suresi, muhakkak ki her derde devadır. Fatiha Suresi indiğinde şeytan feryat etmiştir. Fatiha Suresini okuyan kişi, Rabbine karşı hamd ve sena ederek O'na şükürlerin en güzeliyle yaklaşmış olur. Elhamdülillah Duasının Arapçası Elhamdülillahi Rabbil Alemin. Esselatu vesselamu aleyke ya Resulullah. Esselatu vesselamu aleyke ya Habiballah. Esselatu vesselamu aleyke ya Seyyide evvelin vel ahirin. Elhamdülillah Demenin Sevabı Elhamdülillah demenin sevabını Peygamber Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurur: "Bir kul bir defa 'Elhamdülillah' dediği zaman, yer ile gök arasını sevap ile doldurmuş olur. İkinci defa 'Elhamdülillah' dediği zaman, yerin en alt tabakasından göklerin en ucuna kadar olan bu uçsuz mesafeyi sevap ile doldurmuş olur. Üçüncü defa 'Elhamdülillah' dediği zaman, Yüce Rabbimiz bu güzel kuluna 'Ey kulum, işte al' diyerek yaklaşır ve buyurur: 'Ey kulum, dilediğini dile ve iste, dilediğin verilecektir, muradını iste, muradın yerine getirilecektir. Sen hemen iste.'" İnsanlar Rabblerine hamd ederken hem elemleri hem de nimetleri sevinmelidir. Allah-ü Teâlâ'nın vermiş olduğu nimetler şüphesiz en güzelleridir. Hamd ile de devamlıdır. Nimet istendiği zaman veya darda kalındığı hallerde de hamd edilmelidir. Allah (C.C)'ye sadece bir nimet için değil, açılması zor bir kapıyı açtığında veya içinden çıkılması zor bir durumdan çıkıldığında da şükür edilmelidir. Allah (C.C)'nin bize vermiş olduğu sahip olduğumuz durumdan ötürü, bize verdiği huzur ve mutluluk için bile şükür ve hamd etmek gereklidir. |